
İstanbul’un içinde yapacağımız bu yürüyüşten önce dönemin şehrini anlamak adına Cevdet oğlu Cemal’in mahallesine bir prototip niyetiyle göz atalım. Meşrutiyet yıllarında, Saraçhane Meydanı’nda durup karşı yöne (güneye) doğru baksaydık, metaforlarla dolu Sahnenin Dışındakiler adlı eserde Elagöz Mehmet Efendi olarak anılan Karagöz Mehmet Efendi Camisini görebilirdik. Romanın kahramanı Cemal’in oturduğu bu semtin profilini ve İstanbul’un son elli yılında hangi aşamalardan geçtiğini nasıl anlattığına kulak verelim; Cevdet Bey’in oğlu Cemal, dedesinin bu mahalleye Kırım Muharebesi sonrası geldiğini, Sultan Aziz devrinin belli başlı iki veziri olan Şirvanizade Rüştü Paşa ile Mithat Paşa’ya komşuluk ettiğini söyledikten sonra evlerinin bir sokak arkasında oturan Giritlilerin de hemen hemen aynı yıllarda geldiğini ekliyor. Kendilerinden daha eski olan yanı başlarındaki evin, anne tarafından Zagreb ayanı Selim Paşa’nın torunu olan İhsan Beylere, aynı şekilde arka sokaklardan birinde oturan Moralıların da Sultan Mahmut devrinde mahalleye geldiklerini ve eski konakları oturulacak durumda olmadığı için yıktırıp 1909 sonlarına doğru yeniden yaptırdıklarını ifade eder.
Her roman biraz gerçektir ifadesini aklımızda tutup devam ettiğimizde Baba Cevdet Bey’in, mahalleye son devrin getirdiği en büyük değişikliğin yeniden yapılan evlerin ölçüsünde yaşandığını işitiyoruz. Bu dönemde, İmparatorluk küçüldükçe orta sınıf şehirli evleri de küçülür, hizmetçileri azalır. Bu nedenle, o üçüncü devirde “konak yavrusu” denen evleri tercih etmeye başlayan ev hanımları Meşrutiyete doğru ‘kutu gibi’, ‘iki bakla bir nohut’ ya da ‘idare etmesi kolay’ tabirleriyle tarif edilen ölçüdeki evleri tercih eder görünürler. Mahalle asıl şeklini Balkan Muharebesi sonrası alır. Meşrutiyet’in iadesiyle birlikte yaşanan pek çok değişikliğin arasında Sultan Hamid’in paşalarının artık şehir içinde oturmamaları, yeni tayinlerle birçok mahallelinin dışarıya giderken, görevleri sona eren pek çok insanın da İstanbul’a döndükleri sayılır. İşte, bizim de bu kitapta konumuz olan yıllarda, mahalleye, isimleri gazetelerde sıkça anılmaya başlanan bazı ikinci dereceden İttihat ve Terakki üyeleri ile Hareket Ordusu’nun birkaç subayının taşındığı fakat hayatlarının şöhretleri kadar parlak olmaması nedeniyle mahallelinin bu yeni devrin sahiplerine pek bir ilgi göstermediği anlaşılır.
İşte, bizim de bu kitapta konumuz olan yıllarda, mahalleye, isimleri gazetelerde sıkça anılmaya başlanan bazı ikinci dereceden İttihat ve Terakki üyeleri ile Hareket Ordusu’nun birkaç subayının taşındığı fakat hayatlarının şöhretleri kadar parlak olmaması nedeniyle mahallelinin bu yeni devrin sahiplerine pek bir ilgi göstermediği anlaşılır.
SONRAKİ YAZI: ŞEHRİN SIRADANLAŞAN FELAKETİ, YANGIN
